Anneler… Herkesin gözünde kutsal, güçlü, her şeyi bilen bir figür. Ama aynı zamanda en çok eleştirilen, en çok sorgulanan da onlar. Bir çocuk ağlasa “annesi nerede?”, okulda zorlanırsa “annelik eksikliği” konuşulur. Peki ya babalar?
Baba dediğimiz kişi hep biraz gölgede kalır. Sessizdir, işe gider gelir, arada bir harçlık verir belki birkaç nasihat… Ama işin aslı öyle değil. Baba figürü çocuğun hayatında düşündüğümüzden çok daha derin bir yer kaplar.
Ünlü psikiyatrist Carl Jung’un şu sözü meseleyi oldukça özlü ifade eder: “Baba, çocuğun dünyaya açılan ilk kapısıdır.”
Peki, o kapının nasıl bir kapı olduğu çocuk üzerinde ne gibi izler bırakır?
Bir kız çocuğu için baba, “değerli miyim?” sorusunun cevabını veren ilk adamdır. Eğer sevilmiş, görülmüş, dinlenmişse büyüdüğünde de sevgiye değer olduğunu bilir.
Erkek çocuk içinse baba, “nasıl bir adam olmalıyım?” sorusunun cevabıdır. Babasının davranışlarını izler, taklit eder. Kimi zaman onun gibi olur, kimi zaman ondan çok farklı olmaya çalışır.
Şimdi biraz daha cesur olma zamanı. Hangi baba figürleriyle büyüdük ya da çocuklarımızı hangi babalık stilleriyle büyütüyoruz? Gerçeklerle yüzleşme zamanı.
1. Helikopter Baba
Her an çocuğunun peşinde, her hareketini izleyen her adımını denetleyen baba tipi. Çocuğunun hata yapmasını, üzülmesini istemez ama bazen fazlasıyla müdahaleci olabilir.
Bu babayı Küçük Gün Işığım (Little Miss Sunshine) filminden hatırlarsınız.
Çocuk Üzerindeki Etkisi
Helikopter babalar, çocuklarına genellikle fazlasıyla koruyucu ve kontrolcü davranırlar. Bu, çocuğun bağımsızlık kazanmasını zorlaştırır. Kendilerine güvenmeleri yerine sürekli birinin onlara rehberlik etmesi gerektiğini hissederler. Sonuç olarak helikopter babalarla büyüyen çocuklar, bazen kendi kararlarını verme konusunda zorlanabilir. Little Miss Sunshine filminde, ailedeki baba figürü küçük kızının başarısını engellemeye çalışarak kendi endişeleriyle onu kısıtlamaya çalışır. Bu tarz babalarla büyüyen çocuklar özgüven eksikliği ve karar verme konusunda zorlanabilirler.
2. Otoriter Baba
Katı kurallar koyar. Duygu ve düşüncelere pek yer bırakmaz. Kurallarına uymayan bir çocuk için cezalar ağır olabilir. Sevgi gösterisi genellikle kısıtlıdır. Disiplin her şeydir.
Otoriter babanın tam karşılığı Kuşatma Altında (The Pursuit of Happyness) filmindeki Chris Gardner’ın babası diyebilir miyiz? Bizce evet!
Çocuk Üzerindeki Etkisi
Otoriter babalarla büyüyen çocuklar genellikle daha itaatkar ve kurallara bağlı olurlar. Ancak duygusal bağları zayıf olabilir. Özgüvenleri düşük olabilir. Bu çocuklar, özgür düşünce ve yaratıcı problem çözme konusunda zorlanabilirler. Ayrıca başkalarına karşı güven geliştirme konusunda da zorluk yaşayabilirler.
3. İlgisiz Baba
Çocuğunun ihtiyaçlarına duyarsız, fiziksel ya da duygusal olarak var ama bir tür uzaklık hissi barındıran baba tipi. Çocuğa gerekli ilgiyi göstermez ve çoğu zaman kendi dünyasında yaşar.
Bu baba tam bir The Godfather karakterine benzer.
Çocuk Üzerindeki Etkisi
İlgisiz babalarla büyüyen çocuklar genellikle duygusal anlamda yalnız hissedebilirler. Sevgi ve güven arayışında eksiklikler yaşayabilir, bağlanma sorunları gelişebilir. Çocuklar bu tür babalarla genellikle duygusal olarak kopuk kalırlar ve ilerleyen yaşlarda bu durum sağlıklı ilişkiler kurmayı zorlaştırabilir. The Godfather filminde Michael Corleone karakterinin babası Don Vito, ailesine karşı duyarsızdır ama aynı zamanda iş dünyasında güçlü bir figürdür. Michael, babasının ilgisizliğinden dolayı duygusal boşluklar yaşar ama yine de babasına benzemek için çabalar. Bu da onun kişiliği üzerinde kalıcı etkiler bırakır.
4. Arkadaş Baba
Çocuğuyla dost gibi ilişkiler kuran, disiplin yerine “oğlum ya da kızım, ne istersen” yaklaşımını benimseyen baba tipi. Çocukla birlikte vakit geçirmek, eğlenmek, onlara fırsatlar sunmak odaklıdır.
Baba Olmak (Father of the Bride) filmini aklınıza getirdiniz değil mi?
Çocuk Üzerindeki Etkisi
Arkadaş babalar çocuklarının “arkadaşı” olabilirler ama genellikle bir ebeveynin sınır koyması ve rehberlik yapması gerekebilir. Bu tür babalarla büyüyen çocuklar bazen disiplin eksikliği yaşayabilir. Sosyal kuralları ve sınırları anlamakta zorlanabilirler. Ancak sevgi dolu bir ortamda büyüyen çocuklar genellikle açık fikirli ve duyarlı olabilirler. Father of the Bride filminde baba George, kızıyla yakın bir ilişki kurmaya çalışır. Ancak evliliğiyle ilgili duygusal olarak zor bir süreçten geçer. Kızının mutlu olmasını isterken bazen fazla serbest davranır ve ona tavizler verir.
5. Toksik Baba
Kimdir? Sürekli eleştiren, küçümseyen ya da istismarcı bir tutum sergileyen baba tipi. Duygusal anlamda çocuğunu yıpratabilir ve sürekli onu değersiz hissettirebilir.
Requiem for a Dream filmindeki baba figürü tam bir toksik baba değil mi?
Çocuk Üzerindeki Etkisi
Toksik babalarla büyüyen çocuklar genellikle düşük benlik saygısına sahip olabilirler. Kendilerini yetersiz, sevgiye değer olmayan bireyler olarak görebilirler. Bu tür çocuklar, travmalarla büyüdükleri için ilerleyen yaşlarda psikolojik sorunlar yaşayabilir, ilişkilerde güvensizlik ve bağlanma problemleri yaşayabilirler.
6. İdeal Baba
Kimdir? Sevgi dolu, anlayışlı ama aynı zamanda disiplinli olan baba tipi. Çocuğunun gelişimine tam destek verir. Onun kararlarını saygıyla dinler ve gerektiğinde rehberlik yapar.
The Pursuit of Happyness filminde Chris Gardner’ın babalığı, en zor anlarında bile oğluna cesaret verir ve ona doğru yolu göstermeye çalışır.
Çocuk Üzerindeki Etkisi
İdeal babalarla büyüyen çocuklar duygusal olarak dengeli, özgüvenli ve sağlıklı sınırlar içinde büyürler. Bu çocuklar hayata karşı daha güçlü bir duruş sergileyebilir ve ilişkilerinde daha sağlıklı bağlar kurabilirler. Kendilerini sevilen, değerli hissederler ve özgür düşünceye sahip olurlar.
Baba olmak… Ne sadece bir soyadını vermek ne de evin faturalarını ödemekten ibaret. Baba olmak, bir çocuğun gözünde dünyanın nasıl şekilleneceğine dair ilk ve en kalıcı izlerden biri olmak demek. Her kelimen, her sessiz bakışın hatta suskunlukların bile bir yankısı var o minik kalpte. Ve işin garibi, çoğu baba bunun farkında bile değil. O yüzden bu yazıyı okuyan her yetişkine bir çağrımız var: Geçmişinizdeki baba figürünü düşünün. Size neler kattı, neleri eksik bıraktı? Şimdi kendi babalığınızı ya da etrafınızdaki babaları düşünün. Ne kadar benziyor, ne kadar uzaklar birbirinden?
Çünkü çocuklar sadece sevgiyle değil, modelledikleri davranışlarla büyür. Onlara verdiğiniz değer, onların kendine biçtiği değer olur. Bugün sessiz kalan bir baba, yarının içine kapanık bir çocuğunu büyütüyor olabilir. Bugün sürekli eleştiren bir baba, geleceğin yetersizlik duygusuyla boğuşan bir yetişkinini hazırlıyor olabilir. Ama aynı şekilde, bugün sarılan, anlayan, dinleyen bir baba da, bir ömür boyu sevgiyle büyüyen bir insan armağan edebilir bu dünyaya.
Belki de şimdi tam zamanı. Babalığın sadece bir görev değil, bir sanat olduğunu hatırlamak için. Çünkü her çocuk, içindeki babanın sesini hayat boyu duyar. O sesin ne söylediği ise sizin seçimlerinizle şekillenir. Ve o ses, bir ömür susmaz.